Hidrojen Haber- Türkiye, hidrojen enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılmasında dünyada öncü rol oynamayı hedefliyor. Hidrojen Teknolojileri Derneği‘nin düzenlediği “Hidrojen Sohbetleri” programının 27. bölümünde “Türkiye’nin Hidrojen Enerjisi Stratejileri ve Eylem Planı” başlığı altında Prof.Dr Adnan Midilli’nin sorularını yanıtlayan Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) Başkanı Prof. Dr. Abdulkadir Balıkçı, hidrojen enerji konusunda Türkiye’nin vizyonu, misyonunu, stratejik önceliklerini ve yol haritasını anlattı.
Türkiye’de akademik çevrede uzun yıllardır hidrojenle ilgili çalışmalar yapıldığını vurgulayan Balıkçı, bunların ticari ürüne dönüşmesi için sanayicilerin de sahiplenmesi gerektiğini belirtti. TENMAK olarak bu yılın başında bir çağrı yaptıklarını ve teknolojik seviyesi yüksek olan hidrojen projelerine destek verdiklerini kaydetti. Balıkçı, Türkiye’nin hidrojen teknolojilerini yerli ve milli olarak geliştirip üretmesinin hem cari açığı azaltacağını hem de teknolojik bağımsızlığı sağlayacağını dile getirdi.
Türkiye’nin 2030 yılında 2 GW, 2035 yılında ise 5 GW’lık bir hidrojen üretim kapasitesi hedeflediğini aktaran Balıkçı, bunun için üretim ve kullanım teknolojileri, depolama ve dağıtım teknolojileri, sektörel kullanım ihtiyaçları ve teknolojik olgunluk gibi dört ana konuda çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Balıkçı, hidrojenin özellikle ulaşım, sanayi, elektrik üretimi ve ısıtma gibi alanlarda yaygınlaşacağını ve Türkiye’nin bu alanda dünyada öncü olabileceğini ifade etti.
HEDEF YEŞİL HİDROJEN
Hidrojenin üretim yöntemlerine göre farklı renklerle tanımlandığını belirten Balıkçı, Türkiye’nin hedefinin çevreye zarar vermeyen yeşil hidrojen üretmek olduğunu söyledi. Yeşil hidrojenin suyun yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elektroliziyle elde edildiğini anlatan Balıkçı, diğer renklerin ise fosil yakıtların reformasyonu, pirolizi veya gazlaştırmasıyla üretildiğini ve karbon salınımına neden olduğunu ifade etti. Balıkçı, Türkiye’nin hidrojen enerji konusundaki vizyonunun, en ileri yerli ve milli teknolojiler geliştirerek yeşil hidrojen üretiminde ve kullanımında dünyada öncü rol oynamak olduğunu söyledi. Yeşil hidrojenin, suyun elektroliz edilerek yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen ve karbondioksit salınımı sıfıra yakın olan hidrojen olduğunu belirten Balıkçı, Türkiye’nin bu alanda dünyayla beraber veya dünyanın önüne geçerek öncü olma imkanı bulunduğunu, çünkü önceki teknolojik atılımları kaçırmış olsa da hidrojen ekonomisinde geride kalmış bir şey olmadığını ifade etti.
“HİDROJEN CARİ AÇIĞI AZALTABİLİR”
Balıkçı, hidrojen enerjisinin, Türkiye’nin 2050 yılında karbondioksit salınımını sıfırlama hedefine ulaşmasına yardımcı olacağını belirtti. Ayrıca, hidrojen enerjisi sayesinde, Türkiye’nin enerji ithalatına bağlı cari açığının da azaltılabileceğini vurguladı. Balıkçı, “Türkiye, halihazırda çok ciddi manada cari açık veren bir ülke. Bu cari açığın en büyük nedeni ise enerji ithalatından kaynaklanmakta. Hidrojen enerjisi, bu cari açıkta çok ciddi manada azalmaya sebebiyet verecek olan bir konu” dedi.
HİDROJEN : YERLİ TEKNOLOJİYE İTİCİ GÜÇ
Balıkçı, hidrojen enerjisi teknolojilerinin, Türkiye’nin teknolojik olarak dışa bağımlılığını azaltmasına ve katma değerli ürünler üretmesine imkan tanıyacağını ifade etti. Balıkçı, “Türkiye, enerji kaynakları bakımından ciddi manada dışa bağımlı olmakla beraber, teknolojik olarak da birçok konuda dışa bağımlı ne yazık ki. Bu yeni hidrojen ekonomisi artık günümüze hayatımıza girmeye başladığı için, bu teknolojilerin de bizim mutlaka Türkiye’de üretilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
“YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI DAHA VERİMLİ KULLANABİLİR”
Balıkçı, hidrojen enerjisinin, Türkiye’nin sahip olduğu zengin yenilenebilir enerji potansiyelini daha verimli bir şekilde kullanılmasına olanak sağlayacağını söyledi. Balıkçı, “Türkiye, gerçekten de çok ciddi bir yenilenebilir enerji potansiyeli olan bir ülkemiz. Her sene gittikçe bu kapasitemizi artırarak devam ediyoruz. Fakat yenilenebilir enerji kaynaklarını sisteme entegre etmeye başladığınız zaman, bu kaynakların kendi doğasından kaynaklı olarak bunlar kararsız kaynaklar. Rüzgar bazen esiyor, bazen esmiyor. Güneş en azından sadece gündüzleri var. Bu sebeple bunları baz yük olarak kullanmamız mümkün değil. Fakat Türkiye’nin de baz yük kapasitesini yükseltmesi lazım ki, daha fazla yenilenebilir enerji kaynaklarını sisteme entegre edebilelim. Burada da yine hidrojen ciddi manada bir oyuncu olarak ortaya çıkıyor. Çünkü bizim yenilenebilir enerji kaynaklarından üretmiş olduğumuz surplus enerjiyi, biz hidrojene dönüştürerek depolayabilir, daha sonra da bu depolanmış enerjiyi de tekrar geri kullanabiliriz” dedi.
KARBONSUZLAŞMA, BAĞIMLILIĞI AZALTMA VE TEKNOLOJİK GELİŞME
Balıkçı, Türkiye’nin hidrojen enerji konusundaki misyonunun, karbonsuzlaşma, enerji bağımlılığını azaltma ve teknolojik gelişme olduğunu vurguladı. Balıkçı, Türkiye’nin 2050 yılında karbondioksit salınımını sıfırlama hedefine ulaşabilmesi için güncel olarak kullanılan teknolojileri değiştirmesi ve farklı enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini söyledi. Balıkçı, Türkiye’nin halihazırda çok ciddi bir cari açık veren ve enerji ithalatına bağımlı bir ülke olduğunu, hidrojen teknolojilerine geçerek bu cari açığı azaltabileceğini ve enerjiye olan dışa bağımlılığını kırabileceğini kaydetti. Balıkçı, ayrıca Türkiye’nin teknolojik olarak da birçok konuda dışa bağımlı olduğunu, hidrojen teknolojilerinin yerli ve milli olarak geliştirilmesi ve üretilmesi gerektiğini, bunun hem Türkiye pazarında hem de dünya pazarında söz sahibi olmak için önemli olduğunu dile getirdi.
ÖNCELİK ÜRETİM, DAĞITIM VE SEKTÖREL KULLANIMDA
Balıkçı, Türkiye’nin hidrojen enerji konusundaki stratejik önceliklerinin, üretim, depolama, dağıtım ve sektörel kullanım olduğunu aktardı. Balıkçı, üretim teknolojileri için elektrolizörlerin yerlileştirilmesi ve millileştirilmesi gerektiğini, depolama teknolojileri için bor bileşiklerinin hidrojene depolanması konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini, dağıtım teknolojileri için mevcut altyapının uyumlaştırılması ve yeni altyapıların kurulması gerektiğini, sektörel kullanım için ise ulaştırma, sanayi, elektrik üretimi ve binalar gibi alanlarda hidrojenin yaygınlaştırılmasının zorunluluğunu belirtti.
Benan ÖZTÜRK – Hidrojen Haber / İSTANBUL