Ana SayfaKÖŞE YAZILARIHidrojende AB-Çin rekabeti ve Türkiye

Hidrojende AB-Çin rekabeti ve Türkiye

Avrupa, temiz teknoloji pazarında Çin'in hakimiyet kurmasından endişe ederek, yeşil hidrojen alanında düzenlemeler getirmeyi ve Japonya ile ortaklığı hedefliyor. Afrika, Orta Doğu ve Hint-Pasifik'teki ülkelerle anlaşmalar imzalıyor. Bu çaba, Türkiye için de birçok potansiyel olanağı beraber getiriyor. Ama zaman da hızlı akıyor…

Avrupa, Çin’in yenilenebilir enerji alanındaki muazzam gelişimini dikkat ve tedirginlikle izliyor. Çin, Almanya’nın güneş enerjisi konusundaki öncülüğüne son verip pazarı elinden kaptı ve en büyük oyuncu haline geldi. Şu anda, Avrupa’daki çatılarda ve arazilerde parlayan güneş panellerinin yaklaşık yüzde 97’si ithal ediliyor ve çoğu Çin fabrikalarında üretilmiş. Çünkü Çin ölçek ekonomisi sayesinde güneş panellerinin maliyetini aşağı çekmeyi başarmıştı. Ayrıca Çin hükümetinin sübvansiyonları da, Avrupalı üreticileri rekabet edemez hale gelmesinde etkili oldu.

ÇİN HİDROJENDE DE HAKİMİYET KURABİLİR

Avrupalı aktörler, Çin’in aynı yöntemi uygulayarak, yeşil hidrojen pazarında da hakimiyet kurmasından korkuyor. Ancak solar ekipmanları alanında yedikleri tekmeden akıllanmış olacaklar ki, Avrupalı üreticiler hidrojen konusunda temkinli. Avrupa hidrojen lobisi, hidrojen ekipmanlarının Birlik üyesi ülkelerde üretilmesi zorunluluğu getirip Pekin’i engellemesi için Brüksel’in ensesinde boza pişiriyor. 

Haksız sayılmazlar, çünkü Çin çıkışlı elektrolizörler Avrupa’dakilerden daha ucuz. Buna karşın Avrupalı üreticiler ise burada üretilen elektrolizörlerin daha verimli ve güvenli olduğu tezini işliyor. 

Avrupa’nın 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi var. Beklenti öyle ki, o tarihlere kadar hem AB hem de Japonya, büyük hidrojen ithalatçıları haline gelecek. Öte yandan, Çin ve ABD’nin de büyük ihracatçılar olması bekleniyor. Bir kez güneşte bedel ödeyen Avrupa, hidrojende Çin’in enerji tedariğine güvenmek konusunda tereddütlü… 

AVRUPA ALTERNATİF TEDARİK İÇİN UĞRAŞIYOR

Avrupa ülkeleri, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden sonra Rus gazını kesmek zorunda kaldıklarında, enerji ihtiyaçlarını güvence altına almak için yeni politikalara yöneldi. Bunlardan bir de hidrojen gazının üretimini teşvik etmeyi içeriyordu. Ancak şimdi, AB, Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi ve Avrupa başkentleri ile Pekin arasındaki bağların daha da kötüleşmesi durumunda, Çin’in ihracatı engelleyebileceğinden endişeli. 

Brüksel bu nedenle, alternatif tedarik zincirleri oluşturmak ve Afrika, Orta Doğu ve Hint-Pasifik ülkeleriyle anlaşmalar imzalamak için çalışıyor. Birçok ülke ise AB ve Japonya’yı, hem teknolojilerini geliştirmek için fırsat hem de talep yaratmak ve Pekin’in politik ve ekonomik baskısından korunan dayanıklı bir tedarik zinciri oluşturmak için doğal ortaklar olarak görüyor. Gelişmekte olan birçok ülke için bu anlaşılabilir bir durum, hatta önemli çıkış yolu…

İlginizi çekebilir:  Euronav’dan hidrojenli gemiler için milyar dolarlık yatırım

TÜRKİYE GEMİYİ KAÇIRIYOR MU?

Avrupa’nın Çin’in yenilenebilir enerji sektöründe ve en son olarak yeşil hidrojen üretimi ve teknolojilerindeki tehdit edici büyümesi Türkiye için de yeni fırsatlar barındırıyor. AB’nin Afrika, Orta Doğu ve Hint-Pasifik ülkeleriyle yaptığı çalışmalar yanında, burnunun dibindeki Türkiye ile neden daha ciddi ve uzun vadeli tedarik anlaşmaları ve teknolojik iş birliklerine girmediği, bunun için iki tarafında neden yeterince çaba göstermediği ayrı bir soru işareti…  

Avrupa Birliği (AB) etrafımızdaki birçok ülkeyle anlaşmalar yaparken, vakit kaybetmeden bu gemiye atlayanlardan biri de biz olmalıyız. Yoksa içinde bulunduğumuz tekne bizi daha ne kadar götürür, Allah bilir… 

Benan Öztürk
Benan Öztürkhttps://www.hidrojenhaber.com
İÜ SBF Mezunu. 27 yıl bankacılık deneyimi. Satış, idari işler ve satınalma yöneticiliği. Teknoloji ve bilim hayranı, yenilenebilir enerji taraftarı...
İLGİLİ HABERLER
- Advertisment -

POPÜLER HABERLER